Sosyal Medya

Makale

Topçu’nun Söz’ü: İrade Metafiziği

Bu hafta başında, Nurettin Topçu, vefatının 40.yılında İstanbul'da Yazarlar Birliği'nin öncülük ettiği bir dizi programla anıldı.
Üç Topçu›dan sözedebiliriz: Ahlâk “isyan” ve ruh hareketi adamı ve anıtı.
Genç kuşakların, Cumhuriyet tarihinin bu önemli düşünürünü iyi tanımaları gerektiğini vurgulayarak, burada bir düşünür olarak Topçu'nun düşüncesini irade metafiziği olarak tanımlayarak açmak istiyorum.
***
Nurettin Topçu, her şeyden önce, irade metafiziğinin öznesi olarak konumladığı irade'yi insanı tarif eden en önemli unsur olarak görüyor: İnsanı diğer varlıklardan ayıran özelliği, düşünen bir varlık olması değil, irade sahibi bir varlık olmasıdır, diyor.
Ä°nsanın iradesini, dolayısıyla özgürlüğünü yitirmesine yol açan neo-paganizm çağının anlaşılması, anlamlandırılması ve aşılabilmesi sürecinde insana ne olduÄŸunu hatırlatabilecek bu yeni insan tarifi oldukça anlamlı, ufuk ve çığır açıcı bir tariftir. Ä°radenin Davası'nın daha ilk satırından itibaren Topçu, insana ne olduÄŸunu hatırlatan ÅŸu sarsıcı ve kışkırtıcı tespitle seslenir bize ve çağımıza: “Hayatımızın sonuna kadar sürekli olarak yokluÄŸa karşı koyan varolma iradesidir.”

Topçu, daha sonra, insanı yokluktan, özgürlüğünü yitirmekten kurtaracak iradenin, insana sonsuzluk iradesi kazandıracak iradelerin gerçek sahibi olan Allah olduÄŸunu belirtir. Ve sonsuzluk iradesinin yok olmasının insanın yok olmasına, dolayısıyla “iradenin iflası”na yol açacağına dikkat çeker. Ä°radenin iflasının neo-paganizm tehlikesi olarak tarif ettiÄŸim tehlikeli dönemecin ortasına insanı nasıl fırlatacağını şöyle tasvir eder: “Sonsuzluk iradesinde varlığını eriterek ona teslim olan insan, gerçek iman adamıdır. Bütünden ayrılarak kendi benliÄŸine baÄŸlı bölümlere teslim olmak isteyenler sonsuzluÄŸun iradesini kaybediyorlar...

Bugün bakışlarında irade eseri bulunmayan, çeÅŸitli heveslerin hastası çocuklara yarınlarımızı emanet ederken iÅŸlediÄŸimiz suç, onlara bugünden sonsuzluk ihtirasının aşısını yapamayışımızdır. Bu yüzden iradenin davası, bizi bir gün mahkûm edecektir. Zamanımızın meselesi, ne teknik, ne atom, ne siyaset meselesidir. Zamanımızın meselesi, irade meselesidir.” (s. 10)
Topçu'nun zamanımızın meselesi dediÄŸi irade meselesi, bütün zamanların temel meselesidir. Nitekim, onun da meseleyi bütün zamanlara yayan bir ufuk geniÅŸliÄŸine ve derinliÄŸine sahip olduÄŸunu gösteren ÅŸey, şüphe›yi iradenin tam karşısına yerleÅŸtirmesidir.
Topçu'nun irade metafiziğinde peygamberî soluğun ve söz'ün merkezinde sonsuzluk iradesinin bir ifadesi olarak Allah'ın iradesi varsa, bütün pagan düşüncelerin merkezinde de şüphe vardır. Antik Yunan düşüncesi, şüphe üzerine kurulmuştur. Seküler modern düşünce Descartes'ın şüpheyi sistematize etmesiyle şekillenmiş ve teşekkül etmiştir. Postmodern düşüncenin merkezinde, şüphenin itici güç olarak işlev gördüğü izafîlik vardır.

Nitekim Topçu, bu yakıcı ve yıkıcı gerçeÄŸi, büyük bir öngörü ile görmüştür. Topçu'nun zihin açıcı tespitlerine biraz yakından kulak kabartalım: “Yalnız iradesiz deÄŸil, aynı zamanda iradelerin düşmanı olan ve her yerde iradeleri söndüren bu adamlar, hüviyetlerini maskelemek için son bir çare olarak her ÅŸeyin izafî olduÄŸunu söyleyeceklerdir. Bu zehirli düsturun neticesi ÅŸu olacak: Hiçbir gayeye mutlak olarak baÄŸlanmak doÄŸru deÄŸildir. Bizim tasavvurlarımız da, isteklerimiz gibi izafidirler. Bu izafiyetçilik, bütün bir vehimler sistemine baÄŸlandığımızı ortaya koyar; büyük davalar peÅŸinde koÅŸan kuvvetlerini felce uÄŸratır...” (s. 18-19; vurgular bana ait-YK).
Yazıyı, Topçu'nun, insana ne olduÄŸunu hatırlatan, çaÄŸları aÅŸan ve kucaklayan peygamberî soluÄŸu ve söz'ü, bize ruh üfleyen Ä°radenin Davası'nın kapağına da alınan ÅŸu tespitlerle nasıl yeniden-dirilttiÄŸini hatırlatarak bitirmek istiyorum: “Bugünkü insanlık makineye güveniyor. Mukadderatını makinenin iktidarına teslim etmiÅŸ bulunuyor. Bu kitap insan iradesinin, yerini makinenin iktidarına teslim ettiÄŸi tarihî bir ânda insana kendini hatırlatmak [...] amacındadır. Biz insanlığın ÅŸaheserleri yerine füzelerin en kuvvetlisini yapmakla insanlığın kurtuluÅŸ çağına açılacağına inanmıyoruz. Ä°nsanı olduÄŸu gibi insanı da kurtaracak kuvvet, fertten doÄŸarak onu Allah'a kadar götüren iradeden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.”

Sonuç olarak, bir düşünür olarak Topçu'nun, eserlerinde oryantalist izler bulunduğunu ve İslâm düşünce geleneğine derinlemesine nüfûz edemediğini hatırlatmak da gerekir.

Ayrıca Topçu'nun düşüncesi, çaÄŸdaÅŸ Batı düşüncesinden de beslenmiÅŸtir. Ancak Batı düşüncesi Topçu'ya deÄŸil, o beslendiÄŸi düşüncelere ÅŸekil vermiÅŸ, ruh üflemiÅŸtir. Mesela Karşı-Aydınlanma çağı olan ve Romantizm çağı olarak da adlandırılan 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başının önde gelen düşünürlerinden Blondel ve Bergson, en çok beslendiÄŸi, “aşı aldığı” düşünürlerin başında gelir. Ancak romantizm, insana ne olduÄŸunu hatırlatan peygamberî soluÄŸun ve söz'ün itkisi ve etkisiyle Topçu'da vecd ruhuna; vücud (=irade / oluÅŸ, varlık ve varoluÅŸ) felsefesine ve vicdan (=isyan) ahlâkı'na dönüş/türül/müştür.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.